Mekan ve Gelişim
Bilimsel düşünceyi sindirip yenilikçi fikirleri hayata geçirerek gelişmek.
Başka bir gezegende var olan bir yaşamda, belki de oradaki insanlar petrollü bir araç yapmadan önce elektrikle çalışan bir araç yapmışlardır. Hatta yüzey şekilleri uygun olmadığı için uçan arabalar yaparak gelişmeye başladılar. Belki de enerjilerini en başında beri kendi yıldızlarından elde ediyorlardı. Ya da masaüstü bilgisayarlar yerine direk dokunmatik ekranlı bilgisayarlar ürettiler. Belki de o gezegen üzerinde hiç ülkeler, sınırlar, ayrımcılık ve ötekileştirme hiç yaşanmadı.
Evrenin hangi köşesinde olursa olsun canlılar ilk bilim etkinliklerine tartışmasız astronomi ile başlayacaklardır. Çünkü ilk zamanlarda ellerinde hiçbir materyal yoktur sadece gözleri, bedenleri, gökyüzü ve yeryüzü vardır.
Şimdi artık sadece dünyadaki bilimsel, sosyolojik ve antropolojik gelişimlerden ziyade evrenin herhangi bir yerinde var olan insanları düşünerek yazmaya devam ediyorum.
Şu ana kadarki bilgi birikimimizi(bilimin 4000 yıllık tarihi) ve yaşam biçimimizi göz önünde bulundurarak dünya üzerindeki bütün enerji santrallerinin bir küresel kaza veya afet sonucu yok olduğunu ve olan teknolojik aletlerin çalışmadığını varsayarsak acaba kaç yılda tekrar aynı düzeye gelebilir insanlık? Aynı toplum düzeniyle gelişmeye mi çalışır(ülkeler, sınırlar) yoksa bir yenilikçi faaliyetle bugüne kadar topluma sunulmamış bir teknoloji ile yükseltgenerek mi varlığını sürdürmeye çalışır. Demem o ki her şeye sıfırdan başladığımızda topluma yön verecek ve öncülük edecekler kimlerdir? Bu noktada yetiştirmeye çalıştığımız nesil topluma yön verecek bir dünya vatandaşı olmalıdır.
Evrenin olmazsa olmazı matematiği anlayıp, fizik kurallarını keşfedip kimya ile harmanlayıp mühendislikle geliştirip, biyolojik olarak canlılara değer ve fayda katıp inovatif fikirler ortaya çıkararak bilime ve sanata yön vermek artık kaçınılmazdır.
Bu konuda son 10 yılda ülkemizde yayınlanan makalelerde ve araştırmalarda neler yapılacağı belirtilmiştir. Uluslararası yapılan testler ve araştırmalar da ülkemizin durumunu görmek bizi biraz silkeleyip kendimize getirmektedir. Fakat yapılması gerekenler ve yöntemleri konusunda biraz kısır kaldığımız da aşikardır.
Bu sonuçlardan hareketle yapmaya çalıştığımız; bir sıçrama yaratarak mühendislik alanında hızla ilerlemeye ve çocuklarımızı bu yönde teşvik etmeye çalışıyoruz. Ancak temel bilimlerden yoksun bir inşaat mühendisi, bir makine mühendisi, bir elektrik mühendisi ya da herhangi bir mühendis nasıl bir yenilik yaratabilecektir!
Amacım örnekler vererek ya da işte olması gereken budur diyerek kimseyi yönlendirmek değildir ki bu herkes için zaman kaybı olacaktır. Artık disiplinler arası çalışmaları yaygınlaştırarak bunu bir tabu halinden kurtarmak gerekmektedir. Okullarda öğretilen temel bilimlerin yanı sıra okul dışı eğitimde bu temel bilimleri yaşamın her alanında kullanabilecekleri, gerek aileleri ile gerekse arkadaşları ile yaratıcı çalışmalar yapacakları ve bu çalışmaları hayata geçirecekleri yerler gerekmektedir. Bu yerlerin o kadar da ihtişamlı yerler olmasına gerek yok. Eğer ki sadece binaya yapılan yatırım içeriğe yapılan yatırımdan fazla olursa orada sadece bir göz boyama vardır. Aileler ve çocuklar orada çokta fazla bir öğrenme ve üretme eğiliminde bulunmazlar. İnsanlara binadan çok her yerde ulaşamayacakları materyaller, rehberler, mentorler ve çalışma ortamı gereklidir.
Yaratıcı mekanlarda görüşmek dileğiyle!